Mecliste, Türkiye’nin terör devleti organizasyonuna yakışan bir hareket gerçekleşmiştir. Bizim insanlarımızın oylarıyla meclise gidenlerin, aynı zamanda o insanlarımızın yok olma uygulamalarını yasallaştırma çalışmalarına katıldıklarını anlamaları gerekmektedir. Ahmet Şık’ı hiç sevmem; benim hakkımda defalarca yalan ve iftiraya dayalı basın açıklamaları yapmış, basında yazılar yazmıştır. Kendisine gönderdiğim mesajlara da cevap vermemiştir. Onu iyi tanıyan müşterek arkadaşlarımız aracılığıyla bu yalanlarını düzeltmesini istedim ama düzeltmedi. Benimle ilgili yalan yazı yazmasının hiçbir nedeni ve gerekçesi yoktur. Bu da demektir ki, düzgün ve dürüst bir insan değil.
Ancak halk ona oy vermiş, bu nedenle meclise gidip milletvekili olmuştur. Meclis kürsüsündeyken saldırıya uğraması, devlet meclisinin gerçek bir meclis olamadığının kanıtıdır. Öte yandan, o kendini bilmez hadsiz şerefsizin bir hanımefendi milletvekiline darp ederek yaralanmasına, kanının akmasına sebep olması da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bir terör organizasyonunun merkez yönetim organı olduğunu kanıtlamaktadır. Sizden, bir hanımefendiyi darp etmekten başka ne beklenir ki?
Kutsal topraklarımıza gelip büyüklerimizden himaye gören sizler, bizim uygar insanlarımızın topraklarına şiddet, kan, fuhuş, alkol, zorbalık ve dolandırıcılık getirdiniz. Bize başka ne getirdiniz? Çıkın ve söyleyin, biz de bilelim. Anlaşılan o ki, kutsal topraklarımızdan tüm bu pisliklerinizle defolup gitmeniz gerekmektedir. Bizim ulusumuzun kahraman bireylerinin bu gerçeği görmesini, anlamasını ve gereğini yapmasını sağlama amacıyla çalışmalarını görmek isteriz.
