Kurd u Kurdistan davasının içinde oluşumuzun Türkiye terör devletinin gündeminde nasıl yer ettiğine ilişkin bir kaç önemli anektod aktarmak istiyorum.
Türkiye’de devlet güvenlik mahkemesi başsavcıları Ankara’dan iki ayrı görevli şöyle bir açıklama yapıyorlar. Hüseyin Baybaşin Abdullah Öcalan’dan çok daha tehlikelidir Türkiye için ciddi bir tehlikedir. bunun için onu orada susturmanız gerekmektedir. Hollanda hükümeti olarak bize bu konuda yardımcı olabilirsiniz. Kayıtlı dava dosyalarımızın içeriğinde resmi tutanak altına alınan dosyalarda bu konuşmalara dair notlar var.Hollanda devlet yetkilileri ile en üst düzeyde yapılan görüşmelerde sorgu hakimi ve bizim davada görevli olan soruşturma savcısı bu yazıları okudular .
Bizim bütün açıklamalarımızı aktaran yetkililer şöyle dediler; Sayın Hüseyin Baybaşin Hollanda dahil bazı Kurd derneklerinin organize ettiği toplantılarda konuşma yapmışsınız. Yaptığınız konuşmalarda Kurd tarihini ve Kurd dilini öğrenmeleri, yüksek eğitim görmeleri konusunda ve kendi geçimlerini sağlayabilmeleri noktasındaki yasal iş yapmaları ve ayrıca Kurd markalarını oluşturmaları, tüketime değil üretme yönelmeleri bu çerçevede çalışmalar yapmaları gerektiği noktasında açıklama yapmışsınız. Ve resmi kişilerle yaptığımız görüşmede hep yasalardan hukuktan bahsetmişsiniz yani siz şiddeti ve şiddet ortamını ve böylesi bir yaklaşımı benimsememişsiniz.
Niçin Türkiye devleti sizden korkuyor ?
“Bizim yaptığımız bütün işleri yasaldır. Türkiye terör devleti beni pazarlık konusu yapmaya çalışıyor. Hukuk devleti gibi görünmeye çalışıyor. sizinle anlaşma yapmaya çalışıyor. Türkiye’de hukuk yok kanun yok eğer öyle olsaydı beni adil yargılarlardı beni öldürmeye çalışmazlardı. Ölüm listesine adımı almazlardı. Benim çalışmalarımda hukuka aykırı veya yasa dışı bir iş olmadığı için kendileri için bir tehlike olarak görüyorlar.”
PKK için Abdullah Öcalan için şiddet uyguluyorlar ve savaşı geliştiriyorlar bunlar teröristtir diyebiliyorlar. Benim için bunu söyleyemiyorlar ayrıca Kurdlük adına mücadele yürütenlere PKK hareketini ve PKK önderliğini karalamak isterken Avrupa bu adamı yönlendiriyor, Hristiyanlar yönlendiriyor, finans sağlıyor, ev veriyorlar gibi aslı astarı olmayan ucuz iftira ve yalanlarla Türkiye’deki insanları kandırıyorlar.
Ben Türkiye’nin en zengin insanlardan biriyim benim için böyle bir ifade kullanamıyorlar. Bizim için paranın hiçbir önemi yok. Kurd ulusunun kendi bağımsız devletini yaratması gerekmektedir. Bunun dışında Kurdlere yararlı olacak bir yol yok. Benim hedefim budur Türkiye terör devleti bunu çok iyi biliyor.
Bunları anlatmak iİle çalıştığım husus DEM Parti Türkiye terör devletinin bir malzemesidir. Onu istediği gibi yönetebiliyor. DEM Parti içerisinde benim çok değer verdiğim arkadaşlarım akrabalarım var yani DEM partinin hepsi böyle bir düşünceye sahiptir demeyi doğru bulmuyoruz. Ancak DEM Parti içerisinde Kurd u Kurdistan davasına hizmet etmek isteyen insanları derhal etkisizleştiriyorlar geçmişte öldürüyorlardı şimdi hapsediyorlar etkisizleştiriyorlar. Etkisizleştirmenin farklı yollarını bulmaya çalışıyorlar. Zindanlara atıyorlar susturmaya çalışıyorlar bu şekilde kontrol etmeye çalışıyor ve kendisi için bir malzeme olarak kullanmaya çalışıyor.
Türkiye terör devleti şu üslupla dünya devletlerine diyor ki; Kurdleri temsil eden DEM Parti bağımsızlık istemiyor, Kurdistan toprağı istemiyor, özerklik bile istemiyor. Türkiye Avrupa’da bu söylemi geliştirerek kendi hukuki varlığını yürütmeye çalışıyor. Adaletsizce ve barbarca yönelimlerini örtbas ediyor. Kurd u Kurdistan davasına hizmet eden ve mücadele edenleri ahlaka aykırı hukukusuzca bertaraf etmeye çalışırken bağımsızlığa inanan soydaşlarımızı terörist gibi göstermeye çalışarak DEM parti örneğini verip hukuksuzluğunu meşrulaştırmaya çalışıyor.
Bir hususa daha değinmek istiyorum. Bazen bizim söylemlerimizi kendi istedikleri gibi yorumlayıp kendi yetersizliklerini örtbas etmeye çalışan çevreler var fakat herkes bilmeli ki bizim amacımız bağımsız devlet yapılanmasının oluşmasıdır. Türkiye terör devletinin bize yönelik saldırganlığının baskısının kin ve nefretinin sebebi de budur
Ben bugüne kadar hiçbir insanı katletmemişim hiçbir insana menfaatim için savaş içine girmemişim ben Kurd insanlarını peşime takıp gidip silahlı bir mücadele yapmamışım yaptığım işlerin hepsi ulusuma hizmet amacı gütmektedir ve bu temeldedir uluslararası hukuk ve hak çerçevesinde yapılmıştır
Bugün benim inisiyatifimle çalışmaları başlattığımız Kurdistan Birleşik Devletleri Hükümeti çalışmaları içerisinde elbette ki ulusal orduyu kurmak da vardır biz bunun çalışmalarını kapsamlı bir şekilde yürütüyoruz
Ulusal ordunun oluşmasıyla birleşmiş milletler’e müracaatımız var ve kendi topraklarımızın ulusumuza iade edilmesi talebimiz var bunlar bizim hükümetin resmi sayfasında görülebilir. Birleşmiş Milletler, düşmanlarımızın gaspettikleri topraklarımızı geri veremeyeceklerini bildiğimizdendir ki ulusal orduyu oluşturmaya çalışıyoruz ve ulusal ordu ile biz işgalcileri topraklarımızdan kovacağız.
Birleşmiş Milletler’in kontrol ve denetiminde olacak. Ordumuza hiçbir dünya gücü Türkiye terör devleti dahil olmak üzere bunlar terörist diyemeyecek. Bizim yaptığımız çalışmanın hepsi hukuka uygun olacaktır. Elbette ki savaş günüde gelecek ancak biz elimize silahı alıp rastgele sağa sola saldırmayacağız. İşgalcileri kovmak için bizim vicdani ulusal ordumuz görevine başlayacaktır .
Kurdistan’da var olan siyasi hareketlerden beklentimiz hepsinin siyasi stratejilerini Bağımsız Kurdistan Birleşik Devletlerinin resmileşmesine uygun bir şekilde yönlendirmeleridir. Stratejilerini bu çerçevede yenilemeleri gerekir. bunun dışında çalışma üretenlerin Kurdistan ulusu tarafından dışlanacaklarını bilmeleridir gerekir.
Eğer benim bir yakınım bir kardeşim bir Soydaşım ulusal orduda yer alıp canını feda etmeye hazır olacaksa bu Kurd ulusunun kurtuluşu ve Kurdistan’ın bağımsızlığı için olmalıdır. Türkiye’nin demokratikleşmesi adına benim insanımın canını feda etmesi gerçekçi ve ahlaki değildir.
Yüksek sesle diyoruz ki eğer Kurdler adına bir anlaşma yapılacaksa bağımsızlık tartışılmalı ve bağımsızlık kabul görmeli ve bağımsızlığın kabulü ile birlikte Kurdistan topraklarında işgalcilere bağlı Türk güçleri Kurdistan topraklarından çekilmeler üzerinei görüşmeler yapmalıdır.
PKK gidip Türkiye terör devleti ile bir anlaşma yapacaksa devlet PKK ile sınırlı konuşuyorsa kendi istedikleri gibi konuşabilir ancak bizden görüş istedikleri için biz onlara görüşlerimizi yazarak gönderdik. Türkiye terör devleti ve DEM parti arasında yaptığı pazarlıkta samimiyet veya ciddiyet görmüyoruz Kurdlere yönelik aşağılayıcı tehditkar ve PKK’yi de yine aşağılayıcı yok sayacak çerçevede bir anlayışla dayatma yok etmeye çalışıyorlar. gizli bir ajandaları yok bu bir sır değil diyorlar ki; siz teslim alacaksınız silahlarınızı teslim edeceksiniz Türkiye terör devletine adaletini sığınacaksınız.
Bakın biz Türkiye terör devletinin Hüseyin Baybaşi’nin çalışmalarını niçin tehlikeli olduğunu gördüğünü söylemeye çalışırken olayı bugün yapmaya çalışan kirli oyna getirdik ve bizim asil soydaşlarımızın görmesini istiyoruz ki eğer Türkiye devletin bugün biz Kürtlerle bir anlaşma yapmak isterlerse bunu çözümü vardı ama bunların böyle bir niyetleri yok