1995 YILINDAN İTİBAREN BİZE YÖNELİK İFTİRALAR

0
139

1995 yılından itibaren Kurd düşmanları, Türkiye ve Avrupa’daki işbirlikçileriyle birlikte koordineli olarak bize yönelik çirkin iftiralar atmaya başladılar. 24 Aralık 1995’te Hollanda’da rehin alındık. 29 yıla yakın süredir devam eden mahkemelerle kendi suçlarını örtbas etmeye çalıştılar.

 

Olayın doğrusu şudur: Türkiye’de 12-14 yaşlarındaki Türk çocuklarına tecavüz eden Hollanda’nın üst düzey görevlilerinden biri, Adalet Bakanlığı Genel Sekreteri idi (Türkiye’de bu pozisyona müsteşar deniyor). Bu kişi en üst düzeyde bir bürokrattı. Türkiye’nin birçok kurumu da bu konuda bilgi sahibidir ve ellerinde yeteri kadar belge vardır. Küçük Türk erkek çocuklarına tecavüz ederken yakalanan bu kişileri korudular. Tansu Çiller, kocası Özer Çiller, Mehmet Ağar ve başka birkaç kişiyle birlikte, Süleyman Demirel’in kendisi, Hollanda ile anlaşarak o sübyan suçları işleyenleri korumak için benim bulunup Türkiye’ye teslim edilmem karşılığında anlaşmaya varmışlardı.

 

Bu olaylar Erdoğan’ın kendisi ve avukatları tarafından da biliniyor. Türkiye’de bu konuyla ilgili bilgi sahibi olmayan hiçbir kurum yoktur. Varsa, söylesinler; ben onlara da o bilgileri göndereyim. Son bir yıldır bizim çıkmamızla ilgili bazı kararlar verildikten sonra, yine Türkiye merkezli ve İngiltere merkezli o leş kargaları, kuduz köpekler gibi havlamaya başladılar. Hiçbir dayanağı olmayan, bizimle hiçbir bağı ve ilgisi bulunmayan konuları ve 1995 yılı öncesi ve sonrasında yazdıkları yalan iftiraları yeniden güncelleyerek paylaşmaya başladılar.

 

Ben size söyleyeyim: Türkiye’deki leş kargaları, Kurd düşmanları olan terör devletinin yöneticileri ve Avrupa’daki işbirlikçileri, bugün bu yazıları güncelleyen ahlaksız medya kurumları, hem İngiltere’de hem Türkiye’de ellerinden gelen her türlü kötülüğü yapmaktadırlar. Yapmazsanız, sizden daha ahlaksız, alçak ve şerefsiz kimse yoktur. Hiç minnetimiz yok; biz Kürdüz ve Kurdîstan Birleşik Devletleri’ni resmileştireceğiz. Bunu ister kabul edin, ister etmeyin; hazmedin, bunun olacağı budur. Bunun önüne geçemeyeceksiniz.

Medya olarak sizde ahlak yok, medya kurallarının sizi ilgilendirmediğini görüyoruz. Bu yalanlarınızı isterseniz tetikçilik yaparak yayımlayın. Elinizde kanıt varsa, çıkın onları da kamuoyuyla paylaşın. Yoksa, bu yalanlarınızla çirkinliğinizi en üst düzeye çıkarın. Yapabileceğiniz en büyük, en derin kötülükleri de yapın. Hepinizin yüzüne tiksinti ile tükürüyorum. Size cevabım budur.